42,5354$% 0.07
49,5729€% -0.06
9.394,00%-0,84
11.007,37%0,81
฿%
%
02:00
09 Aralık 2025 Salı
Gazeteci Erhan Gülenç, sosyal medya hesapları ve haber kanalında yaptığı açıklamalarla İzmir ve Buca kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Gülenç’in değerlendirmeleri özellikle CHP’de son dönemde yaşanan değişiklikler, denetim süreçleri ve Buca Belediyesi’ne ilişkin eleştiriler nedeniyle gündem buca’da gündem oldu.
Açıklamalarda yer alan iddialara göre CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçtiğimiz günlerde Buca Belediyesi’nin faaliyetlerini incelemek üzere Muğla’dan Ali Zağlı’yı görevlendirdi. Bu adım, partinin Buca’daki yönetim performansına yönelik soru işaretlerini artırırken, denetim kararının parti içinde önemli sonuçlar doğurduğu öne sürüldü.
Gülenç, CHP’de yapılan kadro değişikliklerinde İzmir Milletvekili Deniz Yücel’in yeni yönetimde yer almamasının nedenlerinden birinin Buca Belediye Başkanı Görkem Duman olduğunu iddia etti. Bu açıklama, CHP İzmir örgütü içinde tartışmaların yeniden alevlenmesine yol açtı.
Haber Kanalında oldukça sert ifadeler kullanan Gülenç, Deniz Yücel’in belediye başkanı aday belirleme sürecinde Deniz Yücel ‘in etkili olduğunu. Görkem Duman’ın, Yücel’in yakın çalışma arkadaşı olduğu için tercih edildiğini öne süren Gülenç, Buca’da belediye yönetimi nedeniyle ciddi sorunlar yaşandığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
“Buca şimdi kan ağlıyor. İşçiler paralarını alamadıkları için eylem yapıyorlar. Çöp dağları yeniden oluşacak ve halk bu durumdan kahroluyor. İşçi de kahroluyor.”
Açıklamalarının devamında Gülenç, “Deniz Yücel’in sırtında Görkem Duman gibi bir kambur vardı. Bu nedenle yeni yönetime alınmadılar.” sözleri olay oldu. Deniz Yücel CHP ‘nin ana kadroda yer almamasının ana nedenlerinden biri Görkem Duman ‘nın başarısız belediye başkanlığı nedi . Bu iddia, hem İzmir hem Buca siyasetinde hem de CHP ‘de tartışmaların daha da büyümesine neden oldu.


İzmir’de düzenlenen Spor ‘un enleri ödül programında konuşan Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, kentte sporculara yatırım yapan tüm kulüplere teşekkür ederek sözlerine başladı. Türkiye’nin yeni şampiyonlar yetiştirmesi gerektiğini vurgulayan Bak, hedeflerinin 2028 Los Angeles Olimpiyatları olduğunu belirtti. Sporun her dalında uluslararası başarıların arttığını söyleyen Bakan, Türkiye’nin büyük organizasyonlara ev sahipliği yapmaya devam edeceğini de ifade etti.
Konuşmasında Türkiye’nin spor alanındaki önemli başarılarına değinen Bak, 2032 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın Türkiye ve İtalya ortaklığında düzenleneceğini hatırlattı. Kadın Voleybol Milli Takımı’nın dünya ikinciliği, 12 Dev Adam’ın Avrupa’da final oynaması ve Dünya Kupası elemelerindeki mücadelesi de konuşmada öne çıkan başarılar arasında yer aldı. Bak, “Türkiye sporda yükseliş trendini sürdürüyor” diyerek altyapı projelerinin önemine dikkat çekti.
Sporun sadece başarı değil, aynı zamanda toplumsal fayda üreten bir güç olduğunu vurgulayan Bakan Bak, ailelere çağrıda bulunarak çocukların spor tesislerine yönlendirilmesini istedi. Dijital bağımlılığın ve zararlı alışkanlıkların sporla önlenebileceğini belirten Bak, “Spor önleyicidir, iyileştirir, birleştirir. Toplumları kaynaştırır.” ifadelerini kullandı.

İzmir’e yapılacak yeni spor yatırımlarından da söz eden Bakan, Türkiye’nin en modern yüzme havuzunun Halkapınar’da açılacağını duyurdu. Bu merkezin, yeni şampiyonların yetişmesine önemli katkı sağlayacağını ifade eden Bak, yüzme sporuna olan ilgiyi artırmayı hedeflediklerini belirtti.
Türkiye’nin UEFA ve FIFA standartlarında pek çok stadyuma sahip olduğunu hatırlatan Bak, spor altyapısının güçlenmeye devam edeceğini söyledi. İzmir’i “spor şehri” haline getirme konusundaki kararlılıklarını vurguladı ve büyük organizasyonlara sahiplik yapacak bir kent hedeflediklerini aktardı.
Programa İzmir Valisi Süleyman Elban, AK Parti İzmir Milletvekilleri Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Ceyda Bölünmez Çankırı, MKYK Üyesi Hamza Dağ, İzmir İl Gençlik ve Spor Müdürü Murat Eskici, Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, İzvak Yönetim Kurulu Başkanı Ali Erten ve yönetim kurulu üyesi Engin Kurt da törende yer aldı. AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı ve MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin de programa eşlik eden diğer isimler arasındaydı.


İzmir ve Buca ‘nın önemli içme suyu kaynaklarından biri olan Tahtalı Barajı’nda su seviyesi son ölçümlerde %0,97 oranına kadar düştü. Buca ve çevre ilçelerin su ihtiyacını karşılayan bu barajdaki düşüş, bölgedeki su yönetimi açısından dikkat çekici bir alarm durumu olarak değerlendiriliyor. Yetkililer, son yağışların toprağın kurak yapısı nedeniyle barajlara ulaşamadan yer altına sızdığını ve bu nedenle birikim sağlanamadığını belirtiyor.
İzmir’de kullanılan içme suyunun yaklaşık %80’inin yer altı kuyularından sağlandığı biliniyor. Bu durum hem sürdürülebilirlik hem de su güvenliği açısından uzun vadeli riskler taşıyor. Uzmanlar, yer altı su seviyelerinde meydana gelebilecek düşüşün, kentin su tedarik sistemini daha kırılgan hale getireceğini vurguluyor. Tahtalı Barajı’ndaki düşüş, bu bağımlılığın azaltılması gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
04.11.2025 tarihinde gerçekleştirilen 2025 Yılı Toplantı Dönemi 14. Birleşim 1. Oturumunda, su kaynaklarındaki bu kritik tablo belediye meclisinin gündemine taşındı. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 24. maddesi doğrultusunda, suyun “hayatımızın en değerli maddelerinden biri” olduğu vurgulanarak, konuyla ilgili daha kapsamlı çalışmalar yürütmek amacıyla yeni bir ihtisas komisyonu kurulması teklif edildi.
Meclis üyelerinin oy birliğiyle aldığı karara göre, Buca’da “Su Yönetimi ve Verimliliği Komisyonu” resmen kuruldu. Bu komisyon, Nisan 2026’ya kadar, yani 6 aylık süre boyunca görev yapacak. Komisyonun temel amacı; suyun verimli kullanımı, kayıp-kaçak oranlarının azaltılması, baraj ve yer altı su kaynaklarının daha etkin yönetilmesi için rapor ve çözüm önerileri hazırlamak olacak.
Yeni komisyonun üyeleri şu isimlerden oluşuyor:



MHP İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi Grup Başkanvekili Bahadır Altınkeser, meclis oturumunda söz alarak Buca’daki park ve rekreasyon alanlarına ilişkin dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Altınkeser, özellikle Hasanağa Bahçesi’nin tarihsel değerine vurgu yaparak bu alanı İzmirlilere ve Bucalılara kazandıran “Hasan Ağa ‘nın unutulmaması” gerektiğini belirtti ve parka Hasan Ağa’yı anımsatacak bir büst ya da anıt kazandırılması çağrısında bulundu.
Konuşmasında Hasanağa Bahçesi’nin 1920’li yıllara uzanan mirasına değinen Altınkeser, bu alanın dönemin hayırseverlerinden Hasan Ağa tarafından İzmirlilerin ve Buca halkının kullanımına açıldığını hatırlattı. Altınkeser, İzmir Büyükşehir Belediye başkanı Cemil Tugay ‘ında son dönemde yaptığı düzenlemeleri ile Hasan Ağa bahçesinin çok daha nitelikli hâle getirdiğini belirterek teşekkür etti fakat “İzmirlilere ve Bucalılara bu önemli alanı kazandıran bir kişinin adının parkta yaşatılmamasını eksiklik” olarak gördüğünü söyledi.
Bahçenin rekreasyon alanı olarak adının değiştiğine dikkat çeken Altınkeser, “Bu kadar büyük bir mirası yaşatan kişinin unutulmaması gerekir. Park içinde Hasan Ağa’yı anlatan bir büst ya da anıt yapılması, kent kültürü açısından önemli bir adım olur” ifadelerini kullandı.
Altınkeser, konuşmasının devamında Buca’daki Fırat Yılmaz Çakıroğlu Parkı’nı da gündeme getirdi. Büyükşehir Belediyesi’ne ait parkın, Buca Belediyesi’ne ait parkla birleştirilerek daha büyük ve işlevsel bir yeşil alan hâline getirildiğini belirtti. Devlet tarafından verilen “Şehit” unvanının tabelaya yansıtılması için belediyeye ayrıca teşekkür eden Altınkeser, bu adımın toplumsal hassasiyeti güçlendirdiğini dile getirdi.

Meclis konuşmasının en dikkat çeken bölümü ise son yılların en kapsamlı rekreasyon projelerinden biri olan Portakal Vadisi ile ilgili eleştiriler oldu.
Altınkeser, 200 dönümlük ekolojik kent parkı olarak tasarlanan projenin; ahşap teraslar, bisiklet yolları, patikalar, geniş çayır alanları, gölet, çocuk oyun alanları ve restoran gibi birçok unsuru barındırdığını hatırlattı. Proje kapsamında 57 bin çalı ve 3 binden fazla fidan dikildiğini belirten Altınkeser, alanın günde yaklaşık 6 bin kişinin oksijen ihtiyacını karşılayacak bir ekolojik katkı sunmasının planlandığını söyledi.
2019’da iki ayrı tasarım ve sürdürülebilirlik ödülü alan Portakal Vadisi’nin, 2024 yerel seçimlerinden bir gün önce dönemin belediye başkanı tarafından “açılışa hazır” olarak duyurulduğunu hatırlatan Altınkeser, ancak parkın hâlâ hizmete alınmadığını belirterek sert şekilde eleştirdi:
“Geçen yıl ‘Müteahhitten teslim almadık’ denmişti. Aradan 20 ay geçti ve bugün proje neredeyse enkaz hâline gelmiş durumda. Bu kadar büyük bir yatırımın neden değerlendirilmediğini anlamak mümkün değil.”
Altınkeser, projenin 100 milyon TL’ye mal olduğunu vurgulayarak, bu tutarın günümüzde çok daha yüksek bir değere ulaştığını ve kamu kaynaklarının heba edilmemesi gerektiğini ifade etti.

Buca ilçesi Dumlupınar Mahallesi’nde yer alan 8340 ada 1 parsel, uzun süredir mahallelinin otopark olarak kullandığı bir bölge olarak biliniyor. İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 12 Eylül 2025 tarihli kararıyla bu alanın “Özel Sosyal Tesis Alanı” olarak belirlenmesi gündeme geldi ve plan değişikliği 24 Ekim–24 Kasım 2025 tarihlerinde askıya çıkarıldı. Bu süreçte Temiz İzmir Derneği adına Nivent Kurtuluş tarafından itiraz edildi.
Mahalle sakinleri hakkında en çok konuşulan iddia, alanın özel sosyal tesis adı altında ticari kullanıma açılması ya da satışa hazırlanması ihtimali. Bölge halkı, “otopark olarak kullanılan alanın kamusal niteliğini kaybedip özel işletmelere bırakılacağı” endişesini dile getiriyor.
“Özel sosyal tesis” ifadesi kanunda geniş bir kapsama sahip olduğu için, bu tanımın ileride ticari tesis, özel işletme, spor merkezi ya da ücretli sosyal alan gibi kullanımlara kapı aralayabileceği ifade ediliyor.

Buca Belediyesi’nin son aylarda kamuoyuna sunduğu Güney İmar Planı çalışmaları, önemli parsellerin yapılaşmaya açılacağı şüphelerini artırdı. Plan henüz kamuoyuna tüm detaylarıyla açıklanmazken, bu alandaki değişiklik mahallelerde “güney planları yeni bir rant sürecinin habercisi mi?” sorusunu gündeme taşıdı.

Buca kamuoyunda belediye yönetimine ve özellikle İmar Komisyonuna yönelik ciddi güven kaybı yaşanıyor. Vatandaşlar, “kamusal alanların niteliğini koruyacağı” yönündeki sözlere rağmen bu tür plan değişikliklerinin hızla gündeme gelmesini eleştiriyor. Görkem Duman’ın açıklamalarının belirsizlik içermesi ve komisyonun net bir iletişim kurmaması, tepkileri artıran faktörler arasında.

Meclis sürecinde yaşanan bir diğer tartışma, AK Parti Grubu içindeki çelişkili oylamalar oldu.
Parti yönetiminin grup kararı olarak “plan değişikliğine evet” demesine rağmen bazı üyelerin “çevre ve şehircilik açısından hata var” gerekçesiyle ret oyu kullanması, bir meclis üyesinin de mazeret bildirerek toplantıya katılmaması, süreci daha da tartışmalı hale getirdi. Bu durum, planın siyasi destek açısından bile net bir zemine oturmadığı yorumlarına neden oldu.
Dumlupınar Mahallesi halkı, alanın otopark olarak kalmasını ve kamusal kullanımın güçlendirilmesini istiyor. Vatandaşlar, “mevcut yapılaşma yoğunluğu zaten çok yüksek, sosyal tesis adı altında yeni binalar istemiyoruz” görüşünde birleşiyor. Temiz İzmir Derneği’nin itirazı da bu çerçevede değerlendiriliyor:
Buca’da giderek büyüyen imar tartışmaları, hem siyasi hem sosyal hem de teknik düzeyde şeffaflık ihtiyacını ortaya koyuyor.
Güney İmar Planları hâlâ tam olarak açıklanmadığı için belediyeye ve imar komisyonuna yönelik güvenin azalması kaçınılmaz hale geliyor.

