38,0469$% 0.41
41,4559€% 0.28
6.061,00%-0,05
9.810,94%-0,50
฿%
%
Barajlar kuruyor, yetkililer susuyor, şehir felakete ilerliyor!
İzmir, tarihinin en büyük su krizlerinden birine doğru hızla ilerliyor. Şubat 2025 itibariyle, kentin en büyük içme suyu kaynaklarından olan Tahtalı ve Balçova barajlarında doluluk oranları alarm verici seviyelere geriledi. Geçen yılın aynı dönemine göre bazı barajlarda su seviyesi yarı yarıya düştü. Özellikle Tahtalı Barajı’nın %14 seviyesine kadar inmesi, Buca’nın yaz aylarında büyük bir kuraklık ve susuzluk felaketine sürükleyebilir. Peki, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Buca Belediyesi ve DSİ ilgili kurumlar bu duruma karşı ne yapıyor? Cevap: Bilmiyoruz
Susuzluk yetmezmiş gibi, İzmir’in içme suyu kaynakları bir başka büyük tehlikeyle karşı karşıya: Foseptikler! MHP’li Bahadır Altınkeser, İzmir’de 80 bin foseptik bulunduğunu ve bunların önemli bir kısmının içme suyu havzalarına yakın olduğunu açıkladı. Eğer bu rakam doğru değilse, İZSU’dan net bilgi talep edildi ama kurum sessizliğini koruyor. Halkın içtiği suyun kaynağı kirletiliyor, yetkililer ise açıklama yapmaktan kaçınıyor!
Denetlemeler Ne Durumda. Otel yangınında denetimsizlik 78 canımıza mal oldu.
Peki baraj sularının korunması amaçlı nasıl denetimler yapılıyor ?
Halka ulaşması gereken suyu kirletenlere ve suyu çalanlara karşı denetlemeler yapılıyor mu ?
Bunun anlamı ne mi? eskiden çeşmeden içilen su artık riskli hale geldi! İzmir’in içme suyu kaynakları kirlenirken, su krizi sadece kuraklıkla değil, yönetiminde beceriksizliğiyle de derinleşiyor.
Buca’nın nüfusu her geçen gün hızla artıyor. 600 bin olan nüfus, alt yapı çalışmaları yapılmadan, kontrolsüz imar değişiklikleri ve kaçak katlarla 1 milyona dayanmış durumda! Peki, su kaynakları azalırken, bu kontrolsüz yapılaşma Buca’yı felakete sürüklemiyor mu?
Buca’da alt yapı yok, su sorunu büyüyor, ancak imar planları değiştiriliyor, gökdelenler ve kaçak yapılar hızla yükseliyor. Bu plansız büyüme, su krizini daha da ağırlaştırıyor. Su kaynakları tükenirken, kent plansız şehirleşmeye ve rant odaklı projelere kurban ediliyor. Yetkililer ise bu duruma göz yummaya devam mı edecek ?
Özellikle Tahtalı Barajı havzasındaki Menderes, Torbalı ve Buca ilçelerinde kaçak yapılaşma, su krizini derinleştiren en büyük etkenlerden biri. Hobi bahçesi adı altında parsel parsel satılan araziler, kaçak villalar ve ruhsatsız yapılar, bölgede kontrolsüz sondaj kuyularının açılmasına neden oluyor. Bu kuyular, barajlara ulaşması gereken suyun yer altından çekilmesine sebep oluyor ve barajlar dolmuyor!
Üstelik sadece yer altı suları değil, baraj havzalarındaki yeşillendirme alanları da hızla yok ediliyor. Ağaç katliamları, betonlaşma ve kaçak yapılar, su kaynaklarını tüketirken, barajların kirlenmesine de sebep oluyor. İzmir’in geleceğini tehdit eden bu felaket karşısında yetkililer hâlâ seyirci!
İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri, su krizine karşı ne gibi önlemler alıyor? Bu sorunun cevabı hâlâ belirsiz. Çevre ve şehircilik politikaları rant uğruna su kaynaklarını yok ederken, gelecekte İzmir’in susuz kalmaması için hangi projeler hayata geçiriliyor?
Yıllar önce Buca Kaynaklar ve Kırıklar bölgesi için planlanan ÇED projesinin tekrar gündeme alınması artık bir zorunluluk haline geldi. Ancak bu konuda da henüz bir adım atılmadı.
İzmir susuz bir geleceğe sürükleniyor! Barajlar hızla kururken, su kaynakları kirlenirken ve kaçak yapılaşma artarken, yetkililer ve kurumlar ne zaman harekete geçecek? İzmir halkı, kendi suyunu satın almak zorunda mı kalacak? Çeşmelerden içilebilir su akmayacak mı?
Bu şehrin geleceği rant için feda edilmemeli! Su krizine karşı acil eylem planları hayata geçirilmeli, kaçak yapılar yıkılmalı, foseptik sorunu çözülmeli ve baraj havzaları korunmalıdır!